24 Temmuz 2011 Pazar

Güneşe bulutlar üstünde bakmak


 Günlerdir süren koşuşturmaca, hareket sonunda bitti. Sonunda laptopumu kucağıma alıp, yazma fırsatı bulabildim. Daha bir ay önce Nazilli'de evimde kanepeme uzanmış oyun oynarken, şimdi yabancı bir ülkede, yabancı bir evde, yabancı bir koltuktayım.
 Eşim Nebil Bey yaklaşık 3 yıl önce yurt dışı görevi için başvurmuştu. Sevgili ülkemin prosedürleri bitmediği için ancak 3. yılımızda başladı yeni görevi. 5 gün oluyor Almanya Unna'ya geleli.
 Görevlendirme yazısı ne zaman geldi, evi ne ara topladık, ne zaman hava alanına geldik bilmiyorum. 19 temmuz sabahı İstanbul aktarmalı Düsseldorf uçağımız için 11,30 da Bodrum'dan havalandık.  
 Uçağa binene kadar farkedememişim, ben ailemi, sevdiklerimi, memleketimi bırakıp gidiyordum... zaten nedendir bilinmez bana en son anda birşeyler olur. İlk şok etkisi mi bu kadar uzun süren, yoksa soğuk kanlı davranayım derken fazla mı bastırıyorum duygularımı, bilmiyorum. Gözlerim doldu, kalkıştan sonra beni bilmediğim diyarlara götüren eşimin yüzüne baktığımda. Bu kadar dokunacağını düşünmezdim hiç. Nesi zor gurbetin derdim. Ne ki ?
  Öğrendim ben de neymiş. Elini uzattığında dokunamamak, seslensen sesini duyuramamak, ne kadar çok istesende sarılamamak...
  Benimle kaçar mıydın evlenmemize izin vermeselerdi derdi sevgili eşim. Gülerek asla derdim. Tanımıydum ki seni, ailemi tercih ederdim derdim. Şimdi beni neredeyse 3500 km uzağa kaçırdı. Ve ben ailemi tercih ettim. Sevgili kocam ve iki güzel çocuğumu...

 Tüm bu duyguselinin ardından güneşe son kez baktım bulutlar üstünde. Yer yüzündeki eşsiz güzelliklerden biri bence. Pamuk yığınları gibiydiler gerçekten. Üzerlerine atlamak için müthiş bir arzu duyuyor insan. Ölümcül güzellik :)
  Kaptan pilotumuzun uyarısı ile daldık o güzelliğin içine. Veda ettik güneşe. Sağnak yağmur ve türbülans eşliğinde indik Düsseldorf'a. Valizleri bulma telaşı ve pasaport kontrolü ardından, patlayan flaşlarla girdik Almanya'ya. Çiçekler, fotoğraf çekenler... Uzaklardaki yeni ailemiz sevinçle, sevgiyle karşıladı bizi. Çocuklar torunları oldu, bizler yeni çocukları. Bekliyordum da bu kadar çoşkulu bir sevgi değil. Sıcacık insanlar. Bizler gurbette değildik ama bizler kaybetmişiz Türk sıcaklığını. Onlar neredeyse yarım asır önce bırakıp gelmişler buralara ama hala aynı misafirperverlik, sıcak kanlılık. Türkiye'de kalan selamsız mahalle komşularım, lafım size.
  Arabalara binip düştük Unna yollarına. Bizi karşılayan Cengiz Ağabey ve eşi Asiye Abla ile Dernek Başkanımız Yusuf Ağabey ve güzel yürekli eşi Şengül Ablanın evine misafir olduk  Samimi sohbetleri ve birbirinden leziz yemekleriyle sanki komşularda akşam yemeğindeydik, Almanya değildi sanki...
  Saatler ilerledi ve yeni evimize geldik. İki oda, bir salonlu şirin bir çatı katı. Yeni kokusuyla, yeni eşyalarıyla çok çabuk alıştık. Zevkimizi araştırıp, özenle seçilmiş eşyalar. Ne düşünceli insanlar. Buzdolabını doldurmuşlar, Azra için atıştırmalıklar bile var. Mahcubiyetimiz doruklarda...  


  İlk gecemiz yeni evimizde. İtiraf ediyorum onca yorgunluktan sonra hemen uyuyamadım, yadırgadım yatağımı.
  Yerleşebilme telaşı ile günler birbirini kovaladı. Ancak alışmamız gereken çok şey var. İki sokak öteden olur olmadık zamanda geçen trenin sesine alışmak, yağmura, rüzgara alışmak, saygılı şöförlere alışmak, şişe suların tadına alışmak, markalara, mağazalara alışmak, saat 22 de bile batmak bilmeyen güneşe alışmak, Almanca-Türkçe çevirilere alışmak...
  En komiğide bu çeviri işi. Bir kelime okuyorum, soluğu bilgisayardaki çeviri programında alıyorum. 'Hımm demek buymuş' . Bizden öncekiler ne yapıyordu. Doğru şeyi nasıl buluyorlardı. En basiti bir şişenin deterjan mı, içeçek mi olduğunu nasıl ayırdettiler...  Bizler şanslıyız. Fazlasıyla şanslıyız.






  Alışmaya başladık Unna'ya. Azra ve Abdullah Selim ile çarşıda dolaştık. Kaybolmadan geldik eve :) Bazen de Şengül Abla gezdiriyor bizi. Altın günleri buralarda da sürüyor. Önce Kuran kıraatıyla süsleniyor, sonra açık büfe servis eşliğinde dertler, sevinçler paylaşılıyor. Derya, Asiye Ablanın kızı ve Elif, Şengül Ablanın gelini. Tekrar görmekten sevinç duyacağım kişiler.
 İşte burada ki beşinci sabahımız, yine yağmur var. Daha anlatacak çok şey var.
Unna'dan Sevgiler... 

   

4 yorum:

  1. Almanya ya hisgeldin :)
    blogu`nu serraya yazmis oldugun yorum üzere kesfettim. bende almanya da yasiyorum. yardima ihtiyacin olursa, haberim olsun. elimden geldigince yardimci olmaya calisirim :)

    selamlar,
    nurcihan :)

    YanıtlaSil
  2. Tugba'cim yorumum gelmedi mi acaba? Blog dunyasina hosgeldin yazmistim sadece ;)
    Sanem

    YanıtlaSil
  3. Teşekkürler Nurcihan, Umarım karşılaşırız.
    Sevgili Sanem ablacım, hoşbuldum :) desteğinle girdik blog dünyasına ama bakalım nasıl sürecek?
    Öpüyorum çok...

    YanıtlaSil
  4. :) ben de yaklasik bes sene once baslamistim, sonra ara verdim derken gecen gun tekrar ekledim bir seyler. Blog isi boyle, bazen canin hic istemez, yazamazsin, araya uzun zaman girer, bazen ise dolup tasarsin, yaza yaza bitiremezsin! Opuyorum tatlim.
    Sanem

    YanıtlaSil