
Kara veremiyorum; Bu şehir içine kapanık bir çocuk mu. Kimi zaman sus pus, çıt çıkmazken, kimi zaman arkadaşlarını gördüğü için neşelenip şımaran. Yoksa bilge yaşlı bir adam mı, omuzlarında yılların ağırlığı, kendinden emin, ben buyum diyen, sessizce ama sabırla öğreten, anlatan.
Çok şey öğretti bana da, daha da çok şey öğretecek şüphesiz. Saygı ile samimiyet arasındaki o hem çok küçük, hem de çok uzak mesafeleri örneğin. Bazen insanların bencilliğini, bazen ise ne çok şey feda ettiklerini...
...kıymet bilmezliği sonra, uğrunda nelerin göze alındığını umursamadan hemde.
Bu şehrin çok farklı renkleri var. Başka başka sesleri var. Her gün yeni bir yüzünü gösteriyor bana. Kimi zaman üzerken, beklenmedik anlarda güldüren.
Aslında tüm bunlar hayatı anlatmıyor mu bir yerde. Hepimiz faklı şehirlerde olsak da, yaşamıyor muyuz benzer duyguları. Umutsuzluğa düşmeden, dünyaya yeniden bir bebeğin gözlerindeki masumiyet ve heyecanla bakabilmek dileğiyle...